Osmanlı İmparatorluğu'nun Muharebeleri & Fetihleri (1299-1683)

Makale

Syed Muhammad Khan
tarafından yazıldı, Yüsra Hilal Tikici tarafından çevrildi
29 Haziran 2021 tarihinde yayınlandı
X
translations icon
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Fransızca, Endonezce, İspanyolca

Üç kıtaya yayılan, Karadeniz ve Akdeniz'e egemen olan Osmanlı Saltanatı (1299-1922), 15 ve 17. yüzyıllar arasında küresel bir askeri süper güçtü. 1299'daki kuruluşundan itibaren Osmanlı İmparatorluğu, Avrupalı güçlere ve Türklere komşu olan rakip Müslüman devletlere rağmen hızla genişledi.

Death of King Władysław Jagiellończyk
Kral Vladislaw Jagiellończyk'in Ölümü
Stanisław Chlebowski (Copyright, fair use)

Anadolu'da küçük bir beylik olarak kurulup kısa zamanda Akdeniz'deki önemli adaların yanı sıra Güney ve Doğu Avrupa, Kırım, Orta Doğu'nun bazı bölgeleri, Kuzey Afrika'nın büyük bölümü, Kafkasya gibi büyük bölgeleri içine kattı. İmparatorluk, 1683'de Viyana surlarındaki ağır yenilgiden sonra topraklarının bir kısmını kaybetmiş olsa da, Osmanlı Türkleri'nin askeri geçmişi modern dünyaya dahi uygundur ve onların mirası, bir zamanlar gururla Osmanlı Devleti dedikleri yerde birçok esere kusursuzca yansıtılmıştır.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Tarihi Geçmiş


Selçuklu Hanedanlığı ilk büyük Müslüman Türk İmparatoluk gücüydü.

11. yüzyıl, acımasız rekabetlerle ve bitmek bilmeyen hakimiyet mücadeleleriyle dolu Asya bozkırlarının kalbinden gelen bir Müslüman Türk boyunun yükselişine şahit oldu. Selçuklu Devleti İran'ı alt ettikten sonra bir zamanların kudretli gücü Bizans İmparatorluğu (330-1453) ile temasa geçtikleri batıya doğru ilerlemeye başladı.

Selçuklu Hanedanlığı (1037-1194), ilk büyük Müslüman Türk imparatorluk gücüydü; 1055'te İslam halifelerinin başkenti Bağdat'ı ele geçirdiler ve böylece zayıflamış, bozulmuş olan ve yeni hükümdarlarının yalnızca, büyük liderleri Harun Reşid'in (h. 786-809) ölümünden sonra tarihe gömülen eski ihtişamlı günlerin hikayelerini düşünerek zihinlerini oyaladığı Abbasi Halifeliği (750-1258) üzerinde hakimiyet kurdular.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Fakat Türkler için bu, keşfedilmemiş topraklarda İslam hakimiyeti kurma yolunda öne çıkmak için bir ilkti ve ilk kurbanları yıpranmış Bizans İmparatorluğu idi. 1071'de, genç ve azimli Sultan Alp Arslan (h. 1063-1072) kendini sayıca üstün bir Bizans kuvvetiyle karşı karşıya buldu ancak Malazgirt Muharebesi'nde etkileyici bir zafer elde etmeyi başardı.

Battle of Manzikert
Malazgirt Muharebesi
O.Mustafin (Public Domain)

Bu yıkıcı yenilgi, Anadolu'daki Bizans kontrolünü çökertti ve Türkler bu çayırlık alana akın etmeye başladı. 13. yüzyılda Orta Asya'da patlak veren Moğol tehdidi bu akını daha da kolaylaştırmıştır. Moğol hükümdarı Cengiz Han'ın (h.1206-1227) torunları kısa süre sonra, Selçuklu Hanedanlığı'nın bir kısmına ev sahipliği yapan Anadolu'ya ulaştılar ve bölgeyi yıkıma uğratıp 1243'de vasalları haline getirdiler.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Bunun sonucunda Anadolu boyunca yayılmış olan, Anadolu beylikleri olarak da bilinen birçok küçük devlet birbirleri arasında çatışmaya başladılar. Fakat Osman Gazi (h. yak. 1299-1324), zamanın en kudretli güçlerini bile gölgede bırakacak bir devlet kurma emelini gerçekleştirmeye koyuldu. Bu, Osmanlı Devletinin başlangıcıydı.

Anadolu Birliği

I.Osman, batısı Bizans topraklarına sınır olan beyliğiyle Bitinya'ya hükmetti. Zaferi, yalnızca gaza olarak gördü ve kendisini gazi ilan etti. Çoğunlukla gerilla taktiği kullanan Osman, Bizans topraklarına ilerlemeye başladı. Zaferlerinin küçük çaplı olmasına ve en büyük zaferi olan Bursa'nın fethinin tamamlanışını görememesine rağmen Osman, bir Türk devinin çarklarını harekete geçirmişti.

14. yüzyılda Osman Gazi'nin oğlu Orhan Gazi'nin (h. 1323/34-1362), babasının topraklarının kontrolünü devralmasıyla ve 1331'de İznik, 1357'de de İzmit'i almasıyla birlikte Anadolu daha fazla fetihe şahit oldu. Yerel Anadolu topraklarının alınması hem diplomasi hem de bitmek bilmeyen Osmanlı harpleri ile sağlanmıştır. Ancak bu birleşme ve merkezileşme, bölgesel özerkliklerini sürdürmek isteyen ama hiçbir şekilde bu iradeye ve kaynaklara sahip olmayan bazı önde gelen beylikleri tatmin etmemişti.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Rakip beylik Karamanoğulları, Sultan I. Bayezid'in (1389-1402) batıya yönelik emellerinin önünü kesmek için, güçlü ve acımasız bir Türk-Moğol lideri olan Timur'dan (diğer adıyla Timurlenk, h. 1370-1405) yardım istediler. 1396'da Avrupalı bir birlik kuvvetine karşı Niğbolu Muharebesi'nin galibi olan Yıldırım Bayezid, Timur'a boyun eğmedi ve bu, Timur'un gazabını Anadolu'ya çağırdı.

Painting of Osman I
Osman Gazi'nin Resmi
Unknown (Public Domain)

1402 Ankara Muharebesi, Osmanlılar için en talihsiz yenilgi oldu; Sultan Bayezid, Timur'un güçleri tarafından esir alındı ve imparatorluğu kargaşa, kaos ve bölünmenin dipsiz derinliklerine yuvarlandı. Ardından gelen Fetret Devri (1402-1413), değerli kaynakların iç çatışmalara harcandığı 10 yıllık bir iç savaştı ancak I. Mehmed (h. 1413-1421) çekişmenin galibi olduğunda, Osmanlı her zamankinden daha güçlü olma yolundaydı.

Sonraki yıllarda, Osmanlı sınırları yenilendi ve II. Mehmed'in (h. 1444-1446 & 1451-1481) yükselişiyle 1461'de Trabzon İmparatorluğu ve 1468'de Karamanoğulları Beyliği alındı. Doğuda rakip Türk devleti olan Akkoyunlular kısa bir süre Anadolu'ya baskı yaptı fakat Mehmed, Otlukbeli Muharebesi'nde (1473) onların da üstesinden geldi. Anadolu'daki bağımsız yerel yönetimin son izleri (Ramazanoğulları ve Dulkadiroğulları), sadece Osmanlılar ve güneydeki komşuları Memlük Sultanlığı arasında tampon bölge olarak kaldı.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Daha önce Doğu Anadolu'nun kontrolünü İran'ın elinden alan Sultan II. Selim (h. 1512-1520), mutlak hakimiyet için ve doğuda İranlı Şii Safevi rakiplerinin, güneyde de Memlüklerin saldırılarından topraklarını koruma amacıyla, Memlük topraklarını kapsamlı bir fetihle almadan önce 1516'da bu tampon bölgeyi ele geçirdi. 16. yüzyılın başlarında, Osmanlılar Anadolu'da tam hakimiyet sağladılar.

Avrupa Fetihleri (Rumeli)

Osmanlılar Çanakkale Boğazı'nın ötesindeki topraklarını Rumeli olarak adlandırırdı. Bu bölge, topraklarında iç savaşla karşı karşıya kalan Bizans İmparatoru VI. Ioannis (h. 1347-1354) ile içinde olduğu iş birliği kapsamında Gelibolu'da bulunan birlikleriyle (1354) Osmanlı standartlarını yükselten Orhan Gazi döneminde ekilen tohumlardan meydana gelmişti. Gereksinimden doğan bu birlik, kısa zamanda bozuldu ve Osmanlılar ile Bizanslılar yine birbirlerini anlaşmazlık içerisinde buldular. Fakat bu, Rumeli'de hızla ilerleyen Türkler için daha olumlu sonuçlar doğurdu ve yaklaşık 1362'de Edirne, hemen ardından Trakya ve Güney Bulgaristan (1363-1365), Sofya (1385), Niş (1386) ve Selanik (1387) alındı.

Bu hızlı ilerlemeler dikkat çekmeye başladı ve Avrupalı soylular ile kralların kurduğu ortak güç, kısa süre sonra haçlı seferleri olarak adlandırılan bir dizi askeri seferle Osmanlıların üzerine salındı. Ancak bu çabalar, Kosova'daki Osmanlı zaferiyle (1389) başlayarak, ardından Bulgaristan'ın büyük bölümü, Yunanistan'ın kuzeyi ve Eflak'ın alınmasıyla önlendi. Osmanlılara karşı bir başka büyük toplu hücum girişimi de, Sultan I. Bayezid'in Niğbolu'da Avrupa kuvvetlerine ağır bir darbe vurmasıyla (1396) ters tepti.

The Battle of Nicopolis (1396 CE)
Niğbolu Muharebesi (M.S. 1396)
Unknown Artist (Public Domain)

Yoğun bir iç savaşın fitilini ateşleyen 1402 Ankara yenilgisinden sonra Osmanlılar, 1439'da Sırbistan'ın kuşatıldığı Avrupa cephesine geri döndüler. Avrupalılar, onları tüm gücüyle geri püskürten ve Varna Muharebesini (1444) kazanan Sultan II. Murad'la (1421-1444) karşılaşmak için yeniden ortak bir kuvvet topladılar. İlginçtir ki, muharebe yalnızca padişahın kuvvetlerinin bir parçası sayesinde kazanıldı; geri çekilmeyen ve düşmanı önemli bir noktada püskürten, iyi eğitilmiş ve profesyonel duruşlu Yeniçeri birlikleri.

II. Mehmed İstanbul'u devletinin yeni başkenti olarak ilan etti ve yüzyıllar sonra Osmanlı otoritesinin son izleri silinene kadar öyle kaldı.

1451'de, Sultan II. Mehmed babasının ölümünden sonra tahta geçtiğinde, Osmanlı topraklarının doğusu ile batısı arasındaki tek boşluk, meşhur Konstantinopolis Surları'nın içine hapsolmuş, bir zamanlar başkentinin hükmü uzak ve geniş topraklara yayılan, kesik kalmış Bizans İmparatorluğuydu. Fatih Sultan Mehmed, aylarca şehre kuşatmalar düzenledi, ta ki İstanbul'un fethiyle sonuçlanan son hamleye dek. Şehre galip olarak girip burayı devletinin yeni başkenti olarak ilan etti ve yüzyıllar sonra Osmanlı otoritesinin son izleri silinene kadar öyle kaldı.

Bu zafer Mehmed'in Avrupa'ya yayılma arzusunu daha da körükledi ve mutlak Sırbistan fethi (1459), ardından Yunanistan'da Mora'nın alınışı (1460), Bosna (1463) ve padişahın Roma'yı alma hayalini kurduğu Italya'da Otranto (1480) fetihleriyle bu hırs kendini gösterdi. İtalya bu akıbetten padişahın ölümüyle kurtuldu ve tüm Avrupa bunu kutladı.

Mehmed II Conquers Constantinople
II. Mehmed'in İstanbul'u Fethedişi
Jean-Joseph Benjamin-Constant (Public Domain)

Osmanlı azminin en yüksek noktası, Avrupa sınırlarını Belgrad'ın fethiyle (1521) genişletip, Macaristan'ın fethine yaklaşan Kanuni Sultan Süleyman (h. 1520-1566) ile gerçekleşti. Sultan, muazzam bir kuvvetle bu fırsattan faydalanmak için çok geçmeden geri döndü ve 1526'da Mohaç Muharebesi'nde, genç Macar kralı II. Lajos'a (h. 1516-1526) karşı kesin bir zafer elde etti ve ardından düşmüş hükümdarın ülkesinin geniş bir bölgesini topraklarına kattı. Üç yıl sonra, Süleyman Macaristan üzerinden bir başka başarılı sefer daha düzenledi ancak Viyana Surları'ndan, büyük bir zafer elde edemeden geri dönmek zorunda kaldı (1529).

1566'da, gençlik yıllarını çoktan geride bırakmış olan Kanuni Sultan Süleyman, stratejik olarak önemsiz ancak sıkıca savunulan Zigetvar kalesinin önünde vefat etti. Onunla birlikte, Osmanlı padişahlarının savaşçı ruhu da öldü, yalnızca birkaçı selefleriyle aynı askeri beceri seviyesine ve büyüklüğe ulaşmayı arzulayacaktı. Osmanlı kudretinin düşüşü hızlı olmadı ve Avrupa'da başka fetihler de yapıldı. Bunların en dikkat çekeni ise 1672'de Ukrayna'da Podolya'nın fethi idi.

Orduyu modernize etmeyi başaramayan ve topraklarında sıkı bir kontrol oluşturamayan sonraki Osmanlı hükümdarları, imparatorluk üstünlüğü yarışında Avrupalı rakiplerinin gerisinde kaldılar. Türkler yine Viyana surlarından çekilmek zorunda kaldılar, ancak bu sefer ezilmiş ve yenilmiş bir şekilde ve Avrupa'nın yüreğinde aynı seviyede korku ve endişeyi bir daha asla uyandırmamak üzere.

Karadeniz Bölgesi & Akdeniz Hakimiyeti

O zamanlar Tatarlar (1441-1783) tarafından yönetilen Kırım, 1475'te II. Mehmed'i hükümdar olarak kabul ederek Karadeniz'de üç yüzyıl boyunca Osmanlı hakimiyetini güvence altına almış oldu. Akdeniz'de Tapınak Şövalyeleri'nin, karargahlarını kurdukları ve hacıların gemilerini yağmaladıkları Rodos adası, şehri üstesinden gelinemez bir üstünlüğe karşı cesurca ve korkusuzca savunduktan sonra, 1523'te Kanuni Sultan Süleyman'a teslim oldu. Ancak Osmanlılar, Şövalyelerin yeni karargahlarını kurdukları Malta'yı (1565) almayı başaramadılar.

II. Mehmed tahta geçtiğinde Osmanlı ordusunun bir alanda eksiği vardı: donanma. Genç padişah, boşluğu doldurmak için devasa bir donanma yaratmayı kendine vazife edindi ancak Mehmed'in donanması daha büyük gemilerden yoksundu, bu da gemileri doğrudan deniz çarpışmalarında gereksiz hale getirdi. Örneğin, Konstantinopolis kuşatması sırasında, sadece üçü askeri gemi olan dört Ceneviz gemisinden oluşan bir filo, şehirdeki büyük bir Osmanlı deniz ablukasını delip geçerek kuşatma altındaki şehre yardım getirmişlerdi.

Battle of Preveza 1538 CE
Preveze Muharebesi
Ohannes Umed Behzad (Public Domain)

Ancak Kanuni Sultan Süleyman, yeni ve gelişmiş gemileri devreye sokarak bu alandaki boşlukları da doldurmak üzereydi. Ayrıca, korkulan bir deniz komutanı olan ve Osmanlı safına katılmaya ikna olması için bir ara Osmanlılara rakip olan Barbaros Hayreddin Paşa'yı (1478-1546), 1533'de Kaptan-ı Derya olarak görevlendirdi. Barbaros Hayreddin Paşa, denizlerde Avupalılara karşı Osmanlı üstünlüğünü sağladı ve Preveze'de (1538) bir deniz kuvveti ittifakına karşı etkileyici bir zafer ile kariyerini taçlandırdı.

Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu II. Selim (h. 1566-1574), Kıbrıs'ı fethetmek için bir sefer kuvveti gönderdi ve 1570'de başarılı oldu ancak hemen ardından İnebahtı Muharebesi'nde (1571) bir deniz felaketi meydana geldi ve Kutsal İttifak denen bir donanma ittifakı tarafından Osmanlı donanması harap edildi. Osmanlı bu kaybın ani etkilerini atlatmış olsa da, konumları artık karşı konulamaz değildi. İmparatorluğun Akdeniz bölgesindeki sınırlarına yapılan son ekleme 1669'da Girit oldu.

Osmanlı-İran Savaşları

Sünni Osmanlılar ile doğudaki Şii komşuları Safevi Hanedanı (1501-1736) arasındaki rekabet, ilk Safevi hükümdarı Şah İsmail'in (h. 1501-1524), devletinin dinini Şii İslam olarak ilan etmesi ve komşu güçlere, tüm Sünnilere karşı açıkça düşmanlığını beyan etmesi ile başladı. Sultan I. Selim İran'ı istila etmek istedi ancak İsmail, akınları püskürttü ardından Doğu Anadolu'ya girdi. Buna karşılık I. Selim, üç yüzyıldan fazla sürecek olan ve sonuç olarak iki taraf için de faydasız ve zahmetli olduğu ortaya çıkan, Osmanlı-İran Savaşlarını başlattı. Başlangıç olarak, Selim Anadolu'daki Safevi sempatizanlarını katletti ve ardından, Şah'ı kendisiyle yüzleşmeye zorladığı Çaldıran Muharebesi'nde (1514), oldukça deneyimli ancak sayıca az kalan İran kuvvetini, barutlu silahlarıyla ve elit Yeniçeri birlikleriyle ezip geçti ve Şah'ı panik içerisinde meydandan kaçmaya zorladı.

Çaldıran Muharebesi İranlılara karşı ilk büyük askeri çarpışmaydı ancak ileriki muharebeler giderek daha zorlayıcı hale gelecekti. Bu zaferle birlikte Selim, Kuzey Irak ve Azerbaycan'ın bazı bölgelerini ele geçirdi ve hatta Safeviler'in başkenti Tebriz'i alacak kadar ilerledi ancak taktiksel zayıflık ve lojistik sorunlar nedeniyle geri çekilmek zorunda kaldı. Selim'in oğlu Sultan Süleyman babasının doğudaki mücadelesinin devamını getirdi ve 1534'te Tebriz ile Bağdat'ı aldı. Bağdat'ın eski Abbasi başkenti olması Osmanlı topraklarına sembolik bir katkı sağlamış oldu.

Suleiman the Magnificent
Muhteşem Süleyman
Kunsthistorisches Museum (Public Domain)

1555'te Amasya antlaşması ile düşmanlıklar geçici olarak bir kenara bırakıldı ve bundan sonraki üç yüzyıl boyunca, Osmanlılar ve İranlılar arasındaki ilişkiler, şiddetli karşılaşmalarla noktalanan ateşkes antlaşmaları görecekti. Bu sürede hırslı sultanlar, düşmanlarına karşı yeniden askeri üstünlük sağlamak için hararetli girişimlerde bulundular. Örneğin Sultan IV. Murad (h. 1623-1640), hırsla bir sefer düzenlemiş ve 1639'da Bağdat'ı Safeviler'den geri almayı başarmıştı. Osmanlı-İran savaşları iki yüzyıl daha şiddetlenmeye devam etti fakat Erzurum Antlaşmaları (1823 ve 1847) ile düşmanlık tamamen bitirildi ve iki ülkenin sınırlarının belirlenmesinin yanı sıra, taraflar, bugün bile pozitif etkileri görülmeye devam eden diplomatik bağlar kurdu.

Orta Doğu & Kuzey Afrika Fetihleri

1514'te Şii İran'a karşı yaptığı seferden sonra Selim, bölgesel genişleme gayretinin yönünü değiştirdi ve Safevi İran'a yakınlığı olan ve siyasi koz olarak isyancı şehzadeleri konuk etmiş olan Memlük Sultanlığı'na bağlı Mısır, Levant ve Hicaz yeni hedefleri haline geldi.

Osmanlılar ile Memlükler arasında tampon görevi gören, son bağımsız Anadolu beylikleri olan Ramazanoğulları ve Dulkadiroğulları'nı 1516'da silip süpüren Selim, güneye doğru ilerleme niyetinde olduğunu açıkça belli etti. İki ordu Halep'in kuzeyinde Mercidabık Muharebesi'nde karşı karşıya geldi ve Selim Memlük sahra ordusunu, barutlu silahlarıyla yok etti. Meydanda düpedüz yıkıma uğramalarıyla birlikte Memlükler'in toprakları yavaş yavaş Osmanlı egemenliği altına girmeye başladı; Suriye, Levant ve Hicaz hemen teslim oldu.

Selim I in Egypt
I. Selim Mısır'da
Gloya Borski (Public Domain)

1517'ye gelindiğinde Selim, Mısır dahil tüm Memlük topraklarını ele geçirmişti. Safevilere karşı kazandığı zafer ile karşılaştırıldığında, 1516-1517 Osmanlı-Memlük savaşı çok daha büyük bir zaferdi. Bununla birlikte, bu aralıksız askeri mücadeleler, 1520'de vefat eden Selim'e büyük zarar verdi ancak Yavuz Sultan Selim, on yıldan daha az bir sürede devletinin büyüklüğünü ikiye katladı. Padişah ayrıca, 1517'ye gelindiğinde Cezayir'i de topraklarına katmıştı. Tunus, 1534'te Süleyman'ın konrolü altına girdi ve bu kontrol sonraki askeri seferler ile sağlamlaştırıldı.

Orta Doğu'da, II. Selim Yemen'in fethini (1567-1570) emretti, ardından imparatorluk Tunus (1574) ve Fas'ın Fes kentinde (1578) topraklar kazandı.

Toprakların Dağılması

1529'da Kanuni Sultan Süleyman'ın devasa kuvveti Viyana'yı kuşattı ancak ezici sayılara rağmen, kışın getirdiği zorluklar ve hazırlıksızlığın da etkisiyle, şehri ele geçirmeyi başaramadı. Süleyman'ın Viyana'daki girişiminin başarısızlığına rağmen, Avrupa seferleri son derece başarılıydı ancak bir asırdan fazla bir süre sonra Osmanlılar, artık 1529'daki seviyede Viyana'yı almaya hazır değillerdi.

Second Siege of Vienna 1683 CE
II. Viyana Kuşatması M.S. 1683
Frans Geffels (Public Domain)

1683'te Avusturya başkentinin surlarının önüne tekrar geldiler ve tekrar yenilgiye uğradılar. Bu, Osmanlı İmparatorluğu'nun kaderinin dönüm noktasıydı ve Birinci Dünya Savaşı'nın (1914-1918) ardından, 1922'de oluşan, günümüz Türkiye'si kalana dek yaşanacak kademeli toprak kayıplarının başlangıcı oldu.

Bibliografya

Dünya Tarihi Ansiklopedisi bir Amazon İştirakidir ve uygun kitap satın alımlarından komisyon kazanır.

Çevirmen Hakkında

Yüsra Hilal Tikici
Yüsra Hilal Tikici İstanbul'da yaşayan yeni mezun bir dilbilimcidir. Seyahat etmeyi, dil öğrenmeyi ve enstrüman çalmayı sever.

Yazar Hakkında

Syed Muhammad Khan
Muhammad tarih meraklısı, serbest yazar ve biyologdur. Encyclopedia'nın İslam Tarihi bölümüne 2019'dan beri aktif olarak katkı sağlamaktadır.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Khan, S. M. (2021, Haziran 29). Osmanlı İmparatorluğu'nun Muharebeleri & Fetihleri (1299-1683) [Battles & Conquests Of The Ottoman Empire (1299-1683)]. (Y. H. Tikici, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-1791/osmanl-imparatorlugunun-muharebeleri--fetihleri-12/

Chicago Formatı

Khan, Syed Muhammad. "Osmanlı İmparatorluğu'nun Muharebeleri & Fetihleri (1299-1683)." tarafından çevrildi Yüsra Hilal Tikici. World History Encyclopedia. Son güncelleme Haziran 29, 2021. https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-1791/osmanl-imparatorlugunun-muharebeleri--fetihleri-12/.

MLA Formatı

Khan, Syed Muhammad. "Osmanlı İmparatorluğu'nun Muharebeleri & Fetihleri (1299-1683)." tarafından çevrildi Yüsra Hilal Tikici. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 29 Haz 2021. İnternet. 06 May 2024.