Dördüncü Haçlı Seferi

Tanım

Mark Cartwright
tarafından yazıldı, Burak Yildiz tarafından çevrildi
03 Eylül 2018 tarihinde yayınlandı 03 Eylül 2018
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Fransızca, Yunanca, Portekizce, İspanyolca
Bu makaleyi sesli dinle
X
Makaleyi Yazdır
The Entry of the Crusaders into Constantinople (by Eugene Delacroix, Public Domain)
Haçlıların İstanbul'a Girişi
Eugene Delacroix (Public Domain)

Dördüncü Haçlı Seferi (1202-1204) Papa III. Innocent (1198-1216) tarafından Kudüs'ü mevcut Müslüman derebeylerinden geri almak amacıyla düzenlenmiştir. Ne var ki, yaşanan talihsizlikler, finansal kısıtlamalar ve Venedik'in ticari hırslarının tuhaf bir bileşimi sonucunda bu seferin hedefinde Bizans İmparatorluğu'nun başkenti ve dünyadaki en büyük Hristiyan kenti olan İstanbul yer almıştır. M.S. 12 Nisan 1204'te yağmalanan İstanbul'un elindeki hazineler, kutsal emanetler ile sanat eserleri elinden alınmış ve Bizans İmparatorluğu Venedik ile müttefikleri arasında paylaştırılmıştır. Böylelikle Dördüncü Haçlı Seferi, tüm Haçlı Seferleri arasında en kötü niyetli ve kâr amacı güden bir sefer olarak nam salmıştır.

Doğu-Batı Arasındaki Çekişme

Bizanslılar kendilerine Hristiyan âleminin savunucuları, Akdeniz ve Orta Asya'da parıldayan bir meşale, Kudüs haricindeki en kutsal kentin ev sahibi ve doğudan gelen İslam akımına karşı duran bir kaya misali kalkan görevi gören kişiler olarak görüyorlardı. Ancak, eski Roma İmparatorluğu'nun batı yarısında ise Bizanslılar çöküşe geçmiş, güvenilmez ve sinsi kimseler olarak görülüyordu; hatta yaptıkları dini uygulamalara bile kuşkuyla bakılıyordu. Doğu ile batı arasındaki bu hayati bölünmüşlük bundan önceki tüm haçlı seferlerinde devamlı sorunlara yol açmıştı ve bu seferde de yine ortaya çıkacaktı.

Ayrıca bölünmenin daha somut kaynakları da mevcuttu: Papalar ve imparatorlar arasındaki tarihsel çekişme ve batılı devletlerin Bizans'ın İtalya'daki imparatorluk kalıntılarını ele geçirme konusundaki giderek artan hırsı, haçlı seferlerinin Kutsal Toprakları kalıcı surette Hristiyan âlemi adına güvence altına alma konusundaki başarısızlıklarıyla körüklenmişti. Başarısızlık konusunda her iki taraf da suçlanıyordu. Bizanslılar ortak düşman olan Müslümanlarla mücadele etme arzusundan mahrum olarak görülürken, diğer taraftan bakıldığında Haçlılar Bizans İmparatorluğu'nun doğudaki en kıymetli topraklarını ele geçirmeye çalışan birer fırsatçı gözüyle bakılıyordu. Aslında bir bakımdan her iki taraf da kendi düşüncelerinde haklıydılar.

Venedik & Dördüncü Haçlı Seferi

Her ne kadar Üçüncü Haçlı Seferi (1187-1192) bazı önemli askeri başarılar elde etmiş olsa da, asıl hedefi olan Kudüs'ü Mısır ve Suriye'nin Müslüman Sultanı Selahaddin'den (hükümdarlık dönemi 1174-1193) geri alma konusunda tamamen başarısız olmuştu. Meşhur Sultan artık hayatta değildi ama Kutsal Şehir hala Müslümanların elinde bulunuyordu. Yine de başka bir Haçlı Seferi gerekliydi. Böylece Dördüncü Haçlı Seferi, Papa III. Innocent (hükümdarlık dönemi 1198-1216) tarafından Ağustos 1198'de düzenlendi. Önceden olduğu gibi, Kutsal Topraklar'a giden ve burada imansızlarla savaşan kişilerin günahlarından af dilenecekti; ancak bu sefer ilave bir teşvike ihtiyaç duyuldu ve III. Innocent bu 'faydayı' kendi yerine gidecek bir savaşçıyı mali bakımdan destekleyecek gerekli parayı veren kişilere de sağladı.

1202 YILININ EKİM AYINDA ORDU SONUNDA VENEDİK'TEN YOLA ÇIKIP DÜŞMANIN HASSAS NOKTASI SAYILAN MISIR'A DOĞRU DENİZE AÇILMAYA HAZIR HALE GELMİŞTİ.

Papa'nın zamanlamasının pek de iyi olduğu söylenemezdi, bilhassa da Kutsal Kent'in 1187'den beri Müslümanların elinde olduğu düşünüldüğünde. 12. yüzyılın son yıllarında, Avrupa'nın en güçlü krallıkları olan İngiltere, Fransa, Almanya ve İspanya'nın dört hükümdarı da birbirleriyle iç meseleleriyle ve İngiltere ile Fransa söz konusu olduğunda ciddi toprak anlaşmazlıklarıyla uğraşmaktaydılar. İşin daha da kötüsü, Nisan 1199'da, Kutsal Topraklara dönüp Üçüncü Haçlı Seferi sırasındaki yarım kalan işini tamamlamaya yemin etmiş olan İngiltere'nin büyük Haçlı kralı I. Richard (hükümdarlık dönemi 1189-1199) Fransa'da sefer sırasında hayatını kaybetti.

Bir önceki Haçlı Seferi'nden ziyade bu bir "Kralların Haçlı Seferi" olmayacaktı. Buna rağmen, bilhassa kuzey Fransa'dan çok sayıda ikinci derecedeki soylunun sefere katılması ya da bilinen adıyla 'haçlı olması' yönünde teşvik edildiler. Bunlar arasında Champagne ve Blois kontları (her ne kadar ilki sefer başlamadan önce hayatını kaybedecek olsa da), Villehardouinli Geoffrey (ilerleyen zamanlarda Haçlı Seferi'nin önemli bir belgesi olan İstanbul'un Fethi'ni yazacak olan kişi), Flanders Kontu Baldwin ve Simon de Montfort (Leicester 6. Kontu) bulunuyordu. 1201 yılının Ağustos ayında, Champagnelı Theobald'ın beklenmedik ölümünün ardından seferin lideri seçilmişti. Yapılan seçim, ailesinde etkileyici bir Haçlı soyuna sahip, son derece zengin ve şövalye ruhlu bir İtalyan olan Montferrat Markisi Boniface (doğumu yaklaşık 1150 – ölümü yaklaşık 1207) idi. İleride yaşanacak olaylara bakıldığında, büyük ihtimalle Boniface'ın Bizans İmparatorluğu ile de aile bağları vardı; erkek kardeşlerinden biri bizzat Bizans imparatoru I. Manuel'in (hükümdarlık dönemi 1143-1180) kızıyla, bir diğeri de tahttan indirilen Bizans imparatoru II. Isaac Angelos'un (hükümdarlık dönemi 1185-1195) kız kardeşiyle evlenmişti.

Enrico Dandolo
Enrico Dandolo
Domenico Tintoretto (Public Domain)

Ekim 1202'de ordu sonunda Venedik'ten - düşmanın hassas noktası sayılan - Mısır'a doğru denize açılmaya hazır hale gelmişti - ya da en azından asıl planı böyleydi. Venedikliler ne kadar açgözlü tüccarlar olsalar da 240 geminin parasının ödenmesi konusunda direttiler, ancak Haçlılar istenen 85.000 gümüş mark tutarındaki (o dönemde Fransa'nın yıllık gelirinin iki katı) dudak uçuklatan fiyatı karşılayamadılar. Bunun üzerine, geçiş ücreti karşılığında Haçlıların Dalmaçya kıyısındaki Zara'da durup kenti İtalyanlar adına yeniden ele geçirmeleri konusunda bir anlaşmaya varıldı; kent kısa süre önce Macarların kontrolüne geçmişti. Ayrıca Venedikliler Haçlı Seferi sırasında masraflarını karşılayarak 50 savaş gemisi sağlayacak ve fethedilecek toprakların yarısını alacaklardı.

24 Kasım 1202 yılında Hristiyan Zara'nın yağmalandığını duyan Papa bu durumdan pek memnun olmadı ve derhal Haçlıları ile Venediklileri aforoz etti. Bu yasak daha sonra ilk Haçlılar açısından kaldırılmıştır, aksi halde Haçlı ordusu olarak pek bir işe yaramayacakları düşünülmektedir. Ayrıca başta Montfortlu Simon olmak üzere pek çok Haçlı liderinin aslında Hristiyan Zara kentini saldırmayı reddettikleri ve bu mesele yüzünden önemli sayıda askerin Haçlı Seferi'nden ayrıldıkları da bilinmektedir.

Hedef İstanbul

Tarihçiler neden Haçlıların Kudüs yerine İstanbul'a yöneldiklerini tam olarak tartışmaya devam etseler de, Batılı güçlerle Bizans arasındaki karşılıklı kuşku dolu sıkıntılı ortamda en önemli unsurlardan biri Venedik Cumhuriyeti ve bilhassa bir kişiydi: Doçe Enrico Dandolo (hükümdarlık dönemi 1192-1205). Doğudaki ticarette Venedik hakimiyetini ele geçirmeye niyetli olan Dandolo, büyükelçi sıfatıyla görev yaptığı dönemde İstanbul'dan onur kırıcı bir muameleyle kovulduğunu çok iyi hatırlıyordu. Bu, yeni ve anlayışlı bir imparator tayin etmek açısından her zamankinden daha iyi bir fırsat gibi görünüyordu. Babası II. Isaac Angelos (Yunanca: σαάκιος Β’ Άγγελος) bundan yedi yıl önce imparatorluktan uzaklaştırılmış olan IV. Aleksios Angelos (hükümdarlık dönemi 1203-1204) bir süredir Batı'nın desteğini istiyordu. Böylelikle Venedik, Bizans İmparatorluğu'ndaki ticaret pazarını elinde tutma konusunda uzun süredir ticari rekabette olduğu Pisa ve Cenova'nın pek çok adım önüne geçebilecekti. O halde Dandolo ve Haçlıların hedefi yalnızca İstanbul'dan geçip yeni bir imparatoru başa geçirmek ve ardından gemileri yeniden ikmal edilmiş ve hazineleri yeniden doldurularak yoluna Kudüs'te devam etmek olabilirdi. Yakın geçmişte Bizans'ta yaşanan isyanlar ve yönetimi almalar göz önüne alındığında, bu belki de yaşanabilecek olayların oldukça basite indirgenmiş bir bakış açısıydı. Kuşkusuz, bu işlere karışan herkes açısından durum çok farklı gelişti.

KUDÜS'E DOĞRU İLERLEDİKÇE İSTANBUL'UN SAHİP OLDUĞU ZENGİNLİKLERİN HAÇLI SEFERİ'NİN GERİYE KALAN KISMINI KARŞILAYABİLECEĞİ DÜŞÜNÜLÜYORDU.

Maddi kazançların yanı sıra, İstanbul'u hedef almanın bir başka muhtemel nedeni de Papa'nın Batı Kilisesi'nin Doğu Kilisesi üzerindeki üstünlüğünü ebediyen sağlayabilecek olmasıdır. Haçlı şövalyeleri bu arada, önceki Haçlı Seferleri'ne verdikleri desteğin boşa gitmesi nedeniyle hem ikiyüzlü Bizanslılardan öç alacak hem de bu süreçte biraz şan şöhret ve güzel bir ganimet elde edeceklerdi. Bazı komplo teorisi üreten tarihçilerin ileri sürdüğü gibi, her şey tüm taraflarca bu kadar alaycı bir yaklaşımla önceden planlanmış olmasa da, Dördüncü Haçlı Seferi'nin sonunda Bizans başkentinin düşmesi ve Kudüs'ün ileri bir zamana bırakılması dışında tam olarak böyle oldu.

İstanbul'un Yağmalanması

Haçlı ordusu 24 Haziran 1203'te İstanbul'un dışına ulaştı. Bu birlik yaklaşık 4.500 şövalye ve yaverinden, 14.000 kadar piyadeden ve 20.000-30.000 Venedikliden oluşuyordu. İlk hedef, Haliç'in (Altın Boynuz olarak da bilinir) diğer kıyısındaki Galata yakınlarında bulunan Bizans garnizonuydu. Böylelikle Haliç limanını tıkayan devasa zincirin indirilmesi ve Haçlı donanmasının gerektiğinde doğrudan İstanbul'un deniz surlarına saldırması sağlanabilecekti. Eşzamanlı olarak, kentin kara tarafındaki aşılmadı zor olan tahkimatı olan Theodosian Surları'na saldırmak maksadıyla hazır bekleyen kuşatma makineleri inşa edilmişti. Görev başındaki imparator III. Aleksios Angelos (hükümdarlık dönemi 1195-1203), Haçlıların gelişiyle tamamen gafil avlanarak 17 Temmuz 1203'te kentten kaçmıştı.

The Venetians Attack Constantinople, 1204 CE
Venedikliler İstanbul'a Saldırıyor, M.S. 1204
Domenico Tintoretto (Public Domain)

Haçlıların yaptığı ilk hamle, kendi destekçileri olan IV Alexios Angelos'u, babası eski imparator II. Isaac Angelos ile birlikte tahtın başına geçirme girişiminde bulunmak oldu. Ne var ki Batılılar Aleksios'un vaatlerinin hepsinin boş olduğunu artık fark etmişlerdi. Halefleri III. Aleksios'un sürekli olarak aleyhlerinde propaganda yapması ve başkentin dışında bulunan Haçlı ordusunun bariz tehdit edici varlığı sayesinde, bu ikili Bizans halkı nazarında son derece sevilmeyen bir konumdaydı. Bunun sonucunda, tahtın artık fiilen boş olması ve hem halkın hem de ordunun desteğiyle, çatık kaşlarından dolayı 'Murtzurphlus' lakabıyla anılan Aleksios V. Doukas başa geçmişti. Kenti her ne pahasına olursa olsun Haçlılara karşı savunacağına söz veren Doukas, Ocak 1204'te baba-oğul kendisinden öncekileri idam ettirdikten sonra tahtına oturdu. İstanbul'un surları sağlamlaştırıldı, kuleleri yükseltildi ve Haçlı ordularının bulunduğu yerlere çok sayıda akın gerçekleştirildi.

Diplomasi yolları tükenen, malzemeleri tehlikeli derecede azalan ve gemileri hayati onarım ve bakıma muhtaç olan Haçlıların artık kenti ele geçirmeye çalışmaktan fazla seçenekleri kalmamıştı. 9 Nisan 1204 sabahında topyekûn bir saldırı başlattılar, ancak Bizanslılar bunu püskürttü. Bunun üzerine 12 Nisan'da Haçlılar limandaki daha zayıf olan deniz surlarına saldırarak bilhassa iki kuleyi hedef aldılar ve gemilerini birbirine bağlayıp defalarca birbirine çarptırdılar. Başlangıçta savunmacılar dirense de sonunda saldırganlar hem deniz hem de kara yönünden zorla geçerek kentin kapılarından içeri girdiler. Bunu savunucuların ve kentin yaklaşık 400.000 sakininin katledilmesi izledi. Yurttaşlar tecavüz edilip katledildi, binlerce bina yakıldı ve kiliselere saygısızlıkta bulunuldu. Doukas ise Trakya'ya kaçtı ve bunu sanat eserlerinin yerle bir edildiği, değerli eşyaların yakıldığı ve dini emanetlerin Avrupa'ya götürüldüğü üç gün boyunca süren yağmalar takip etti.

Division of the Byzantine Empire, 1204 CE.
Bizans İmparatorluğu'nun Bölünmesi (1204)
LatinEmpire (CC BY-SA)

Bundan Sonra Yaşananlar

Yağmanın sona ermesinin ardından, daha önceden kararlaştırılan Partitio Romaniae Antlaşması (Romanya imparatorluğunun topraklarının bölünmesi veya Yunan krallığının bölünmesi) uyarınca Bizans İmparatorluğu Venedik ile müttefikleri arasında bölüştürüldü. İstanbul'un 8'de 3'ü, İyon adaları, Girit, Eğriboz, Andros, Nakşa ve Marmara Denizi kıyısındaki birkaç kritik nokta Venediklilerin kontrolüne geçti. Böylelikle Akdeniz ticareti üzerindeki Venedik kontrolü artık hemen hemen tamamıyla sağlanmıştı. 9 Mayıs 1204'te, Flanders Kontu Baldwin İstanbul'un ilk Latin İmparatoru ilan edildi (hükümdarlık dönemi 1204-1205) ve Ayasofya'da taç giyerek Trakya, Küçük Asya'nın kuzeybatısı ve birkaç Ege adasını kapsayan İmparatorluğun dörtte birini ve İstanbul'un 8'de 5'ini aldı. Montferratlı Boniface ise Selanik'i ele geçirerek bu kentte Atina ve Makedonya'yı da kapsayan yeni bir krallık kurmuştu. 1205 yılında, Baldwin'in Trakya'daki topraklarını savunan Bulgarlarla yaptığı bir savaşın ardından esir düşmesi ve akabinde bir Bulgar hapishanesinde ölmesinin ardından, I. William Champlitte ve I. Geoffrey Villehardouin (aynı adı taşıyan tarihçinin yeğeni) Mora'da bir Latin prensliği kurarken, Fransız dükü olan Othon de la Roche da tarihi bölge olan Attika ve Böotya'yı eline geçirmişti.

1261 yılında, sürgünde bulunan Bizanslıların (1208-1261) merkezi olan İznik İmparatorluğu'ndan gelen birliklerin İstanbul'u geri almasıyla, Bizans İmparatorluğu her ne kadar eski benliğinin bir göstergesi olsa da tekrardan kurulacaktır. Ardından İmparator VIII. Michael (hükümdarlık dönemi 1259-1282) tahtını Bizanslı öncüllerinin sarayına yeniden yerleştirebilmişti.

Kutsal Topraklarda Dördüncü Haçlı Seferi

Dördüncü Haçlı Seferi'nin hemen hemen tamamının dikkatini çeken şey belki de şaşırtıcı bir biçimde İstanbul'un düşüşü olmuştur, ancak Dampierreli II. Renard önderliğindeki küçük bir Batılı Haçlı Birliği seferin asıl hedefini yerine getirerek 1203 yılının Nisan ayında Orta Doğu'ya ulaşmıştır. Söz konusu 300 şövalye, iyi tahkim edilmiş Kudüs'e ya da başka bir önemli kente saldırmayı düşünemeyecek kadar az sayıda olsa da, Müslümanların hâkimiyetindeki Orta Doğu'da Latin devletlerinin sallantılı olan varlıklarını sürdürmelerine destek olmayı başardılar.

Haçlılar M.S. Eylül 1203'te, artık küçücük olan Kudüs Krallığı ile işbirliği yaparak Müslümanların kontrolündeki Celile bölgesinde bulunan birkaç küçük noktaya saldırdılar. Ardından Akka'da yaşanan bir salgın Haçlı birliğinin yarısını ortadan kaldırdı, ancak Şam hükümdarı Adil Seyfeddin (Tam ismi: "Seyfeddin Melik Adil Ebu Bekir bin Nasireddîn Muhammed") doğrudan bir çatışmaya girmekten kaçınmaya kararlı göründüğünden, aralarında Nasıra, Yafa, Ramla ve Sayda yakınlarında bir toprak şeridinin de bulunduğu bazı bölgeler Kudüs Krallığı'na devredildi. Bunun ardından, M.S. Ağustos 1204'te Haçlılar orta Suriye'deki Hama'dan gelen birliklere iki kez başarılı bir saldırı düzenlediler. Ne var ki, Papa III. Innocent'in başlangıçtaki ulvi hedefleri göz önüne alındığında bunların tamamı oldukça önemsiz kalıyordu. Beşinci Haçlı Seferi (1217-1221) Kuzey Afrika ve Mısır üzerinde yoğunlaşırken, Orta Doğu'daki Hristiyan heveslerinin yeniden canlandığı Altıncı Haçlı Seferi'ne (1228-1229) kadar gerçekleşmeyecekti.

Çevirmen Hakkında

Burak Yildiz
1994 yılında Türkiye'nin güneydoğusunda, Diyarbakır'da doğdum. İstanbul'da yaşıyorum. Mütercim Tercümanlık (İngilizce) mezunuyum. TEDx platformunda 2021 yılından beri Gönüllü Çevirmenlik yapıyorum. Liseden itibaren tarihe çok ilgim var.

Yazar Hakkında

Mark Cartwright
Mark, tam zamanlı yazar, araştırmacı, tarihçi ve editördür. Özel ilgi alanları arasında sanat, mimari ve tüm medeniyetlerin paylaştığı fikirleri keşfetmek yer almaktadır. Siyaset Felsefesi alanında yüksek lisans derecesine sahiptir ve WHE Yayın Direktörüdür.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Cartwright, M. (2018, Eylül 03). Dördüncü Haçlı Seferi [Fourth Crusade]. (B. Yildiz, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-16760/dorduncu-hacli-seferi/

Chicago Formatı

Cartwright, Mark. "Dördüncü Haçlı Seferi." tarafından çevrildi Burak Yildiz. World History Encyclopedia. Son güncelleme Eylül 03, 2018. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-16760/dorduncu-hacli-seferi/.

MLA Formatı

Cartwright, Mark. "Dördüncü Haçlı Seferi." tarafından çevrildi Burak Yildiz. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 03 Eyl 2018. İnternet. 06 Ara 2024.